Mafya lideri bir babanın çocuğu olmasına rağmen hayatından memnun olan Kemal, tren istasyonlarında sade bir yaşam sürdürerek pişmaniye satmaktadır. Naif ve dünya işlerinden pek haberdar olmayan bu genç adam, aynı zamanda karşısına çıkan herkese meydan okumaktan da geri durmamaktadır. Babası, bir iş görüşmesi esnasında Muhtar adındaki bir kişi tarafından ansızın öldürülünce, miras bölüşülmek üzere dağıtılır.

Bu noktada devreye babasının sadık yardımcısı olan Avukat girer. Kemal’e ulaşarak yaşananları ve mirasın bölüşülmesi sürecini anlatır. Avukat’ın rehberliğinde, babasının mirasını geri kazanabilmek adına İstanbul’un en tanınmış kabadayılarının bulunduğu mekanları tek tek dolaşmaya başlar. Bu süreçte “Babanın Oğlu Kemal” namı diğer mahallelerde de duyulur ve genç adamın ünü artar.

Ancak Muhtar, babasının ölümündeki rolünden habersiz olan Kemal’i yanında gezdirmeye başlar. Her fırsatta onu tuzağa düşürmeye çalışır, fakat Kemal’in saf ve dünya işlerinden habersiz hali, bir şekilde her seferinde bu tuzaklardan kurtulmasını sağlar. Zamanla olaylar gelişir ve Kemal, hem babasının mirasını geri kazanmak için mücadele ederken, hem de Muhtar’ın gerçek yüzünü görmeye başlar. Bu süreç, onun hayatının en önemli dönemeçlerinden biri olacaktır.